30.11.15

Soğuk, beyaz ve bir o kadar da karanlık bir geceydi. Kaçar gibi oturduğun köşede her şeye ve hatta hayata hakim bir oturuşun vardı ki; hüzün ve sevinci bir arada yaşadığın o gecede dikkat çekmek için farklı, özel bir şey yapmaya ihtiyacın yoktu ve zaten amacının bu olduğunu da hiç sanmıyorum.

Ertesi sabah aklında nazik bir soru işareti olarak O'nu hatırlatan, hayata meydan okurcasına dimdik duruşu muydu, sıcak bir gülümsemesi mi, yoksa tek bir kelimesi mi... gerçekten hatırlamıyordu. Kadın, kısacık bir zaman diliminde her karşılaşmalarını 'mutluluk' ile nitelendirebiliyordu yalnızca, belki biraz da şaşkınlık. Öylesine güzel konuşuyordu ki; ancak hayranlık ve heyecanla izleyip, her cümlesinde bir kez daha tekrarlıyordu kendi kendine 'bu kadarını haketmiş olamaz...!' diye... 

Hiç yorum yok: