23.4.09

ne kaldıysa geriye...

ertelediğim hayatımı yıllarca geriden takip ederken yoruluyorum artık. defolup gitmek var kolay yoldan ki razıyım kolayı seçmeye yine. ama kaçmak bile imkansız aylarca daha. her uzvum ayrı ayrı bağlı prangalarla. kurtulmaya çabaladıkça daha da derinde buluyorum kendimi bu balçık dünyamda.

bir yol olmalı! diyorum sürekli ama ya arayacak takatim kalmadı ya da tamamiyle kör oldum artık göremiyorum önümü. birbirini takip eden her aynı berbat günün sonunda kendime acımakla kızmak arasında bir yerlerde kabuslarımla buluşuyorum.

her gün ayrı bir korku tekrar edip duruyor içimde. ya bu akşam eve döndüğümde olursa diye. sanki benim 'evim'miş gibi. sanki bu dünyada bana ait bir şey varmış, kalmış gibi. her şey öyle yitik ve değersiz ki gözümde. çok sevdiğim 'sevgi' bile anlamsız. ne işim, ne bir erkek, ne yediğim yemek, ne de soluduğum havanın zerre kadar değeri yok artık gözümde.

bu bitkinlik ve bitmişlik benim kendime yarattığım bir kara delik gibi. sonu gelmediği gibi gitgide büyüyor ve içinde her gün biraz daha kayboluyorum. eskiden olsa güneşi gördüğüm her sabah yeniden başlayacağıma inancım olurdu. artık hiç bir şey kalmadı jézabel'den geriye.

ne bir ses ne de nefes...