14.11.11

yoldan çıkmak güzeldir
çok konuşanlara inat
belki biraz sır tutarak
belki biraz da korkarak
doğru kimin doğrusu
yol dedikleri hangisi
konuşanlar mükemmel mi
onlar masum mu
yoldan çıkmak güzeldir
şöyle herkesten gizli
belki biraz sessizce
belki biraz da çekingen
ama daha çok gururlu
bunu yapabildiğin için
kimseye kulak asmadan
mutlu olduğun için
farkında değil hiç kimse
bu yaşayanın hayatı
aslında yok kimsenin kimseye söyleyecek lafı
kendi yanlışlığından ve zalimliğinden
herkes yargılıyor başkasının hayatını
yoldan çıkmış diyorlar
doğru bulmuyorlar
küçücük mutluluklara engel oluyorlar
doğru kimin doğrusu
yol dedikleri hangisi
konuşanlar mükemmel mi
onlar masum mu
yoldan çıkmış diyorlar
durmadan konuşuyorlar
kendi yaptıklarını örtbas ediyorlar
mutluluk herkesin hakkı
yok ki bunun günahı
şu hayat neye yarar
çıkmayacaksa tadı
farkında değil hiç kimse
bu yaşayanın hayatı
aslında yok kimsenin kimseye söyleyecek lafı
kendi yanlışlığından ve zalimliğinden
herkes yargılıyor başkasının hayatını

13.11.11

vicdansızın vicdanı olmadığı için mi azabı bana kalıyor ?

3.11.11

Üzerime oturan ve oraya yapışıp kalan örsten kurtulmanın ferahlığını ve hafifliğini yaşıyorum.
Bursa'nın havası gibi zaman zaman bulutlar geçiyor olabilir ama, işte gerçek 'renkler' onlar da.

Teşekkürler canım arkadaşım. Yolumu her kaybettiğimde tuttuğun ışık için.

27.10.11

Roxanne

It tells the story of a prostitute and a man who falls in love with her.

First, there is desire. Then passion...! Then, suspicion. Jealousy! Anger! Betrayal! 
When love is for the highest bidder, there can be no trust. 
Without trust, there is no love. Jealousy! 
Yes, jealousy...will drive you, mad!!!

His eyes upon your face 
His hand upon your hand
His lips caress your skin 
It's more than i can stand! 

Why does my heart cry? 
Feelings i can't fight!
You're free to leave me but
Just don't deceive me!
...and please believe me when i say
I love you! 




24.10.11

Bazen bir hayalet gibi hissediyorum kendimi. Sesimi yalnızca kendim duyuyorum. Yüzümü yalnızca ben görüyorum...

Kulağının içine çığlık atıyorum son sesimle... Yok... Yokum...

Çok zor hayalet olmak, hayal etmek. Yoku var etmek. İmkansız çoğu zaman. Bir girdabın içinden kurtulmaya çalışmak gibi.

Oysa... Günebakanlar gibiydik biz. Güneş yerine birbirimize dönen, yapraklarını açan, yaşam bulan.

Sanki yıllar öncesinden bahseder gibiyim.

Yok olamaz. Yokum, olamam.

22.10.11


Yeniden gülümsemekten güzel ne olabilir hayatta ? :)
çok geç oldu belki de
düşündük taşındık
bir çok şeyi birbirimizden sakındık
bir şey eksik cümlede
yüklem mi özlem mi
sakladığın şey her neyse beni üzer mi

belki yanlış yoldayız kaybolduk 
gizleyince kendimizden yorulduk
her hatada telafi gerekli değil mi
bizi durduran gurur mu kibir mi

öyle çok şey var ki içimde
hep sustuk konuşmak yerine 
konuşmadığımız her ne varsa seninle
sakladım gözlerimde
ne olur sen de fazla üzülme
hep kendi kendine yenilme
konuşmadığımız her ne varsa seninle
bir damla gözlerimde


17.10.11

beklemek...

dakikalar, saatler, günler ve hatta haftalarca beklemek... midende kramp, başında ağrı, gözünde yaşla, uykuyu unutarak beklemek... içten içe gelmeyeceğini bildiğin o günü beklemek. yine yeniden inanmak isteyerek beklemek. nasılsa bir sonuca varamayacağını bilerek. bir kere daha kahrederek hayata, en çok da kendine, beklemek.

özlediğinin tam olarak ne olduğunu asla bilemeden beklemek.

beklemenin sonunda elin bomboş kalakalacağını bilerek beklemek...


22.9.11

çocukluğumu özler gibi
özlüyorum seni
öldüremesem de içimdeki çocuğu
asla aynı masumiyete dönemeyeceğimi bilmek gibi

aynadaki en sıcak gülüşümü özler gibi
özlüyorum seni
rengarenk bir o kadar dişi

kadın olmayı sever gibi
özlüyorum seni
tüm gücüne kudretine rağmen kadınlığın
sorulardan kurtulamayacağımı bilmek gibi

hayatımdaki en önemli erkeği özler gibi
özlüyorum seni
şefkatli, güvenli, hayranlık uyandıran bir baba ve
O'nu bir daha asla göremeyeceğimi bilmek gibi

sevgilimi özler gibi
özlüyorum seni
sesini, dokunuşunu, tenini, nefesinin ılıklığını
hayal eder gibi...



6.9.11

last days of summer


Fado'nun sıcaklığı içimi ısıtıyor yeniden, yazın bu son günlerinde. Güzel... Başını belaya sokacağını bilmek gibi aynen...


25.6.11

konuşan şarkılar vol @

gel birer çocuk olalım, o günden başlayalım
gözlerimiz buluşsun, ilk kez bakışalım
ne dün ne de yarın kalsın, biz yeniden doğalım
ilk söz dudağında, olsun benim adım

olur ya, kalbinde yer bulur da
yerleşirim yıllarca, seversin sonunda
olur ya, evet dersin aşkıma
şeytana uyarsın da, olmaz mı olur ya

gel birer çocuk olalım, o günden başlayalım
gözlerimiz buluşsun, ilk kez bakışalım
ne dün ne de yarın kalsın, biz yeniden doğalım
ilk söz dudağında, olsun benim adım

olur ya, tüm saatler durur da
sonsuza dek yanımda, kalırsın olur ya
olur ya, ateş bacayı sarar da
yanmaz dersin yanar da, olmaz mı olur ya

23.6.11

içimde bir korku var ki anlatamıyorum sana
içimde ayrılık hasret ürküyorum
gözümde ayrılık hasret üzülüyorum

rüzgarına kapıldım galiba savruldum dönüyoırum
elim kolum bağlandı bak çaresiz düşüyorum

ama eğer istersen güneşin baharın olurum senin
hele beni özlersen bu defa rüzgarı kavurur tenim

.....

14.6.11

direkten döndüm... say bakalım kaç gün sonra lanet okumaya başlayacağım...

9.6.11

koşarak uzaklaşmam gerek hiç ardıma bakmadan.

8.6.11

la falsa moneda

evet. unutabiliyor insan nasıl seveceğini de sevileceğini de. bir erkeğin beline dolanmasını, kollarıyla kavramasını da. düşmekten korkmamayı, sıkıca tutulabileceğini, güvenmeyi de. benim diyen birinin çıkıp hatırlatacağı günü beklerken endişelerini unutamıyor ama.

gerçek mi yaşadıkları anlayana kadar iş işten geçebileceği gibi, gerçekten inanıp beklenebiliyor da. bir tutam inanç, bir demet güven, bir kucak dolusu sevgi, ışık saçan gözler tüm bunların ilacı.

içinin titremesi ne garip değil mi bunlar olunca. aslında fitilin hiç görmediğin ve muhtelemen görmeyeceğin birisi tarafından ateşlenmesi de, karmaşık duygularının sahibi olmaması da. -ki aslında kimse değil kendinden başka.

bitiremiyorum.

25.5.11

nasıldı?

"you can't love anyone unless you see him."

18.5.11

[ ]

zaman su gibi akıp geçiyor derlerdi beylik bir laf olarak. dünyanın ekseninin kaymasıyla birlikte gerçek olduğunu söylüyor bilmemnereli bilim adamları.

'dünya' boşluğa ani bir düşüş yaşamı gibi halbuki. hani uçakta hava boşluğuna düşmüş gibi ve hatta tam uykuya dalacakken düşüyor gibi hissedip de sıçrayışımız gibi. eller ayaklar ağırlaşır derken yerçekimsiz milisaniyeler. öyle bir boşlukta daha uzun kalmak için ne yapmalı acaba.

boş. bomboş. ne aydınlık ne karanlık. ne sıcak ne soğuk. ne ses ne sessizlik. tam bir hiçlik içinde süzülmek... ta ki... sabahların bir anlamı olana kadar.

27.4.11

nisan sonunda eylül

uzun zamandır bu kadar etkileyen bir şarkıyla daha karşılaştıysam o da budur.

.......

gözlerin
umutlardan bir haber veriyor

aşık olacak gibisin
gözlerinde atıyor kalbin
ve bir eylül akşamında
yaprak çıtırtılarıyla yürüyorsun.. yürüyorsun.. yürüyorsun

yorgunsun
akan sudan daha çok yorgunsun

yalnızsın
bir damla kadar göl içinde yalnızsın

aşka dönecek gibisin
gözlerinde atıyor kalbin
ve bir eylül akşamında
yaprak çıtırtılarıyla yürüyorsun.. yürüyorsun.. yürüyorsun

25.4.11

22.4.11

bugün bir umut ışığı geldi girdi gözümün içine. hala bir şeyler olabilirim :)

16.4.11

15 x 24 delay

hayat birini çok iyi tanıdığını zannetmenle ondan sıtkının sıyrılması arasında geçen ve tekrar eden olaylar sinsilesidir.

31.3.11

Siyah Beyaz

30 yaşımı bitiriyorum. Kimine göre daha yeni 30 oluyorum. Ne farkederse...

Hayır hayır. Yaşımla ilgili takıntılarım hiç olmadı, bu saatten sonra da olmaz herhalde. Bahsetmek istediğim başka bir şey.

Geçmişe dönüp bakmak için pek çoklarına göre erken bir yaş. Yine de 'herkesin yaşadığı kendine' misali, çok fazla şey var hatırlamak istediğim ve istemediğim elbette. Peki ya şu kimsenin bilemeyeceği 'gelecek'... Bundan 10 ya da 20 yıl sonra nerede, kimlerle olacağım? Güzel günleri kiminle anacağım, gidenleri kimlerle birlikte yad edeceğim... İşte bunları merak ediyorum. 'Siyah Beyaz'daki gibi bir yarım şovalye masası hayal ediyorum. Her şeyiyle.



Bekliyorum.

28.3.11

Naci en Alamo

bilmiyorum daha önce söylemiş miydim ancak bu şarkı bir enteresan... sanki... öyle işte...

- 30 yaş şerefine -

26.3.11

gerçekleri görmek gerek değil mi?

24.3.11

zorunluluklar ve sorumluluklar. hangisi daha karmaşık? yoksa aynı şeyler mi? daha neler...

19.3.11

unusual way

In a very unusual way,
one time I needed you.
In a very unusual way,
you were my friend.

Maybe it lasted a day,
maybe it lasted an hour,
but somehow it will never end.

In a very unsual way,
I think I´m in love with you.
In a very unusual way,
I want to cry.

Something inside me goes weak,
something inside me surrenders,
and you´re the reason why,
you´re the reason why.

You don´t know what you do to me,
you don´t have a clue.
You can´t tell what it´s like to be me looking at you,
It scares me so that I can hardly speak.

In a very unusual way,
I owe what I am to you.
Tough at times
it appears I won´t stay,
I never go.
Special to me in my life,
since the first day I met your.
How could I ever forget you,
once you had touched my soul?
In a very unusual way,
you´ve made me whole


ne pembe takıntım vardır ne ayakkabı... ama bunları bulanın hele bir de alanın.... :)

İstemekle olmuyor. Kelimeleri bulup seçmek, okuyacakları düşünüp biraz da cesaret sahibi olmak gerekliyor.

12.3.11

Güneşli bir bahar günü, öğlen vaktiydi. Her nasılsa hiç unutmadım o günü, o anı. Az önceymiş gibi gözümün önündesin.

Tanıyana, tanışana kadar çok zaman geçmedi belki ama bu günümüze kadar seneler geçti aradan. Yıllar içinde benim 'kahramanım' da oldun Candan Erçetin'in söylediği gibi ansızın karşıma çıkarak, dostum da, arkadaşım da, hiçbir şeyim de... Başka birisinin her şeyi de. Seni düşünerek tükettiğim günlerim sayılı belki ama hiç aklıma gelmediğin günler saymakla bitmezdi. Şimdilerde ise nereden düştüyse aklıma yine sende buluyorum kendimi aradığımda, sık sık. Bir anlam yüklemeden anlamaya çalışıyorum kendimi. Sözlerinde satır arası arıyorum ki neden olsun aslında.

ve yine aslında... Bu yazının gittiği bir son yok. En azından henüz bilen yok...

3.3.11

Pardon...

Pardon bakar mısınız tanışmış mıydık?
Sevmiş miydim ben sizi hiç, sevişmiş miydik?
Pardon daha önce konuşmuş muyduk?
Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk?
Yüzünüz ne kadar da aşina
Avucumun içine alıp öpmüş olabilirim
Gözünüz öyle uzak bakmasa
Sizi tanıdığıma yemin ederim...

Pardon bakar mısınız adınız neydi sizin?
Baş harfini göğsüme yazmış olabilirim
Pardon daha önce neredeydiniz?
Geçtiğiniz yollara düşmüş olabilirim...