1.8.24

Kırmızı...!

Aslında minnoş egomun canı az biraz "ben kimim" bölümü istiyor. Tanrılar kurban istiyor! gibi oldu ama yani neyse ne.

Son olarak 14 yıldır uzağında kaldığım Kadıköy'ümlü olduğumdan bahsetmiştim. Gururla taşıyorum bu armayı. Arma demişken canım babamın ısrar ve çabalarına rağmen Fenerli değil Gassaraylı olduğumu belirtmekten de pek hoşlanırım zira hayattaki ilk çınkıntı olma anılarımdan biridir. Tabi ki bana dayatılanı değil tam aksi yönde ne varsa onu seçecektim ve böbürlenerek yıllarca anlatacaktım. Koç burcuyum ben, ki bundan yer yer ve ısrarla bahsedeceğim zira inadımı da bir övünç kabul edebilirim, sarı ve kırmızı daha kana yakın geldi herhalde ondan olsa gerek. 
* Sesli kitap olsa tam buraya mangala atılan et cossslaması eklemek de isterdim. 

Şimdi hiç ayak yapmayayım. Kana ve inada düşkünlüğüm hayatımı kolaylaştırdı demeyeyim. Aslında çok daha havalı olabilirdi ama yalanı bıraktım be sevgili okur, oldu birkaç sene. Öncesinde konuştuklarımı şimdi düşün dur kafanda, ulaannn yoksa bu.... diyerek. Hayal gücünün derinliğine ve septikliğine sağlık, bana sorsan karşında pis pis sırıtırım cevap vermeden ki çatla meraktan, kesin daha da çok sırıtır eğlenirim. 

Hayatı ciddiye almadığım düşünülür genellikle ve karşıma çıkana tosladığıma inanılır. Siz yine böyle bilin, iç dış yıkamaya getirmedim kendimi. Paspasları serdim biraz güneş görsün, kalıcı değilim. Şu kadarını söyleyebilirim; hayat ciddiye almak için fazla ciddi zaten. Onunla da inatlaşmazsam tadı çıkmaz gibi geliyor. E haliyle kaybettiğim de oluyor bu inatlaşmayı mamafih biliyorsunuz kuyruğum dik, afrodit gibi takılıyorum. 

Hadi itiraf edeyim çok da hoşuma gidiyor bu durum, seçici geçirgenlik yani. Sayılı insanla sınırsız macera peşindeyim. Modum ülke ekonomisi gibi dalgalı görünse bile o çemberin içinde ben hep çok mutluyum mesela. Göremiyorsan bu ayki ayine yine davetli değilsin be tatlım! 

Yeniay'lı günler dilerim.






Hiç yorum yok: