Neresinden başlayacağımı bilmediğim, başı flu, sonu olmayan bir hikayenin tam da ortasındayım. Öyle iç içe ki tüm kelimeler, kayıp olsalar, benim de asabiyetim mazeretim olabilse bir oh derdim belki. Kalemimin ucunu sivriltip, en sevdiğim defterlerde tertemiz sayfalar açmayı bıraktığımda mı kaybettim ilhamımı yoksa çok mu zorladım onu da?
İçimde bir Elmyra (bildiğin Elmayra canım) besliyorum. Mutlu bir çocuk olsam da pek sarılarak, şefkatle büyütülmedim ondan mı acaba kedilere ilgim. Birbirlerini yalar, iyileştirir, birlikte oynar, yalnız gezerler ama sarılarak uyurlar. Kokularından tanırlar birbirlerini, bu yüzden mi adam akıllı tanıyamadığım o kokuya özlemim ve bu yüzden mi karıştırıp duruyorum onca esansı? ve sağa sola dağıtıp duruyorum tüm bu kokuları, belki hatırlayamadan özlediğim o yanık kokuyu biri tanır da “işte bu aptal kadın, gel al buldum sevdiğini!” desin mi istiyorum?
Sevmeyi de bilmiyorum ben, diyemiyorum ki. Bilmemek ağır kaçar, haksızlık edemiyorum kendime, hele ki tarafımı tutup da bu satırları yazarken, el yordamıyla kendi kendime bu kadar öğrenebiliyorum yabancı bir dili dileyim. Fena da değilim aslında. Beceriyorum becermesine ama işteş fiiller cevap şıklarından hiçbirinde çıkmıyor. Tanışamıyoruz ironik olarak. Gördüğüm her Ş’nin peŞinden koŞuyorum…. Şu yorum bu yorum derken… Yorumsuz bırakıyorum tüm ihtimallerin ardından. KaderimiŞse Şekeriz diyorum sonra. Komikli olsun da çok güleyim diye saçmalıyorum, içimde oturan öküz “Saç, malanmaz, taranır” diye çıkıveriyor sonra.
Şimdi okuyucuya ne anlatmaya çalışıyorum bu metinle, şapkamı önüme alıp düşünmem gerekiyor mesela otoritelere göre ama benim otoriteler ile aram hiiiiç hoş olmadı, hep sütsüz şekersiz. Tatsız. Asırlar öncesi görmüş gibi olduğum bir ruhun peşinde, uykudan nefret ederek rüyadan uyanmamak isteyen bir hunili olma yolunda sağlam adımlarla koşacak oluyorum, eh rüyada koşulmaz! diyorum. Tam ışıkları açacağım, bari önümü göreyim diye… E be aptal, rüyada kapalı olan ışıkları da açamazsın. Zaten sarılıyorsun bana orada, açılmasın perde ve ışıklar, oyun olmasın, sahne oynanmasın, zaman da dursun oralarda bir yerlerde. Hayatın bu yarısına paralellerimiz devam etsin, bir işe yarasınlar. Biz bir eğri bir doğru buluruz bir yolunu. Belki. Saçmalama canım, elbette biliyorum cevapları. Gerçek değildi o sorular ve henüz o kadar da delirmedim.