1.8.24

Ciddiysen Görüşmeyelim

Şimdi neyiz biz sevgili okur? Hayır yani bir adını koyalım. Ben neyim senin için? Aramızdaki elektriği sen de fark etmiyor musun? Lütfen aileni al gel ya da bir sayfamı daha çevirmene izin veremem !!! 

Siz geliştirir, eklersiniz işte başka bir "ciddi değilsen görüşmeyelim" cümlesi daha, hiç şüphem yok. Nedir bu ciddiyet meselesi diye, üzerine eğilmek istiyorum tabi ki en haklı bulduğum kendimce. 

Öyle muhteşem yeminlere, büyük sözlere, imzalara, çeyiz setlerine, oturma odası takımlarına, hele hele burma bileziklere, tek taşlara filan ihtiyaç duyamadım hiç. Venüs'ün düşük herhalde diyenler oldu. Yok canım dimağım açık sadece. Birine güvenmek, nasıl diyorlar "kendime bağlamak" için elle tutulur hiç bir şeye ihtiyaç duymadım. Bir yol arkadaşına ihtiyaç duymamaktan değil ama mangal gibi yüreğim, daha da büyük inancım var kendime ve sevgime. Güven duymadığım hiçbir ortamda kendim olarak var olmadım ve kendim olamadığım yerlerde de ateş almaktan öteye kalamadım. 

Ciddiyet dediğiniz şey resmiyet değil mesela benim nazarımda. Ciddiyet demek olsa olsa saygı olur, anlayış olur. Ciddi ciddi seviyor denilemez kimse için; sevgi dediğin güzel olur, meşrebince olur, yanında ya da uzağında olur ama ilgili tüm tarafları bilir o sevginin gerçek olup olmadığını aslında. İnkar etse de bilir. Gerisi hırstır, sahip olma isteğidir, "bineceğim fıstığın üzerine vuracağım kırbacı"dır ! Bir sıpaya kıyamadığın kadar nasıl kıyıyorsun mesela sevdiğine? Sıpa sadece sıpa olduğu için sevimli gelip kabul görebiliyorken, hayatını paylaştığın insanı neden kabullenemiyor da kendine benzetmeye çalışıyorsun? 

Şunları yapmalı, bunları düşünmeli, öbürlerini illa ki hatırlamalı diyerek, sevginin yerine sevgi göstergesi olarak koyduğun metalar ile gerçekleri sümen altı etmediğine emin misin mesela? Artık alıştım görmezden geliyorum dersen mesela ya da bardağın dolu tarafı var ama ben bakmıyorum artık  diyerek üsttenci bir tavırla "sevdiğine" bakmadığına ve aslında bence kendini arşta görmediğine emin misin? Bak yine bir çuvaldız meselesi işte. Evet sen mükemmel dikiyorsun ama o iğne tutmayı bırak, senin iğneleri nereye koyduğunu bile bilmiyor, değil mi? Halbuki hep mavi iğneyle dikersin, halbuki salı günleri o gömleği ütülemesi gerektiğini öğrenemedi mi, değil mi? 

Bekara karı boşamak gibi berbat bir tabir var ya, öyle yaptığımı düşünenler olabilir. Tuzum kuru, istesem onu da yaparım ama biraz empati gösterip sonucunda doğruluğunu teyit etmek egomu daha çok tatmin ediyor be canım, öyle tercih ediyorum. 

Çorabınızın tekini kendiniz bulmanız, tek taşınızı çok lazımsa kendiniz almanız dileğiyle. 

Hiç yorum yok: