30.7.24

Bacılar, Kadınlar, Romalılar !!!!

Bugün organik bir kadınla karşılaşmak; iyi bir heteroseksüel erkekle karşılaşmaktan bile nadir bir doğa olayına dönüştü. Kendilerinden "iyi mal" olarak bahsetmişim gibi oldu, o iyi yürekli, nazik, sakin, vicdanlı centilmenleri kastediyorum aslında ama bir tarz oturtmaya çalışıyorum burada, anlayışlı olmaya devam edin lütfen. 

Geçenlerde bir arkadaşımın güzellik iğneleri esnasında, doktorunun yüzümdeki her bir çizgiyi ayrı ayrı gömüşü! ile tıp camiasında bile kabul görmeyen bir buruşma seviyesinde olduğum, yüzüme adeta bir tokat gibi çarpacaktı ki... doktora "ben aynada gördüğüm beni seviyorum" diye laf sokarken buldum kendimi. Tabi ki aklıma ilk geleni söylemedim. Ne olursa olsun yeni tanıştığım bir doktora "sen bu iğleneri al kendi selülitli neticene batır belki orayla muhatap olsam daha mantıklı konuşurdu" demedim, diyemedim, incinirdi! Neticede aile terbiyesi almış, pek hanımefendi bir insanım - en azından gerekli gördüğüm her durumda hanımefendi olabiliyorum; gülmeyin !! 

Güzellik algısının üzerine daha da gittiğim bir gün "sen estetikle bile iyi görünemeyeceğini düşünüyorsan biz de mi bir şey yaptırmayalım" denildiğini bile duydu kulaklarım. Belki haklıdır, belki de "kıskanıyorumdurdu bu." Gençlikte kırıcı dökücü oluyor böyle sözler aman diyim, bu olgunlukta ise yüzüne bakıp "o kadar haklısın ki şeyciiim" diyip, 12 adım sonra unutacağım intikam yeminleri ettiriyor ancak. 

Pek muhterem hemcinslerim, sizlere sesleniyorum! Bilesiniz ki tek eleştirim kendinizi sevemediğiniz için sağınızı solunuzu çekiştirtmeniz ve anı yani bugünkü yaşınızı kaçırmanız üzerine değil... 

İyiyiz, hoşuz, çok da güzeliz vs. vs. vs. ama kaprisiniz, kıskançlığınız, tripleriniz, para peşinde yani bir hiç uğruna ucuzlamalarınız, kocanızın canını yakma planlarınız hiç mi hiç çekilmiyor. Bir kadın olarak utanıyorum aynı genellemenin parçası olmaktan. Sütten çıkmış ak kaşık olduğumdan mı?? Yooo... En azından yaparsam bir taşkınlık, kendimi sorguladığım, gerekirse özür dileyebildiğim, her konuda haklı çıkmak ya da istediğim lüks bir ürüne sahip olmak için kendimden, karakterimden, omurgamdan vazgeçmediğim için utanıyorum. Siz de benden utanıyorsunuz, kadın dediğin 34 beden olur, azıcık da kibar olur, erkeklerle bu kadar da arkadaşlık biraz manidar ... gibi saçmalıkları arkamdan bakarken düşünüp konuştuğunuzda. 

Mesele beni ya da birini beğenip beğenmemeniz değil. Kendinizi ama gerçek kendinizi sevebilmeniz ve elinizdeki ile mutlu olmayı bilebilmeniz ya da bu senaryoda bilememeniz. Bunlarla uğraşırken saydam ya da görünmez olmanız. On bin ağaçlık bir çam ormandaki herhangi bir ağaç olmak yerine, oradaki tek kiraz ağacı olmaktan çekinmeniz. Üstelik en çok da kiraz olmaya özenirken belki de. 

Hepinizin içinde dimdik duracak bir yürek, omurga, ciğer varken, ciğeri belki de beş para etmezleri mutlu etmek, onlara iyi görünüp tabirimi mazur görün "kendinizi pazarlamak" için, teknik taktikler, yatırımlar peşinde koşarken, aynı silikon meme ve dudaklarınızla, bilgisayar oyunundan çıkmış elmacık kemikleri ve burunlarınızla sizi birbirinizden ayırt edemeyen bendedir belki de problem. Bazen dokunmaya çalışsam elim boşluğu tutacak gibi hissediyorum yanınızda. Zaten onca yapay dolguya dokunsam da siz hissedemezsiniz. Aksini iddia edenlerinizi de anlayabilirim; belki bir gün, bir evrende, bir ruh halinde. 

Baba oğul ve ulu silikonlar aşkına!

Hiç yorum yok: