8.9.24

Kırık

Kalbimi kırdım. 

Bunu bile birinden bekleyemedim kendim yaptım iyi mi? Zaten kim tenezzül edip de kalbime bakıp kırılacak eşya kadar değer verip bir de üstüne üstlük kıracaktı ki? Bu bile düşünmek, bir zaman özen göstermek manasına gelirdi. Çeyrek asırdır böyle bir özen görülmedi. Bu satırları yazarken, adeta tam ortasından içine çöküp yükseliyor göğsüm. Her çöküşünde kalbim sızlıyor. Çok tanıdık ve unutulmuş bir acı bu. Yıllardır duymadığın bir şarkı gibi. Melodi aklımda ama sözleri kayıp. Bu son cümle deja vu oldu mesela, ne önemi var aslında. 

Kalbim diyordum ki bak yine geldi o sızı. Karşılığı bulunmayan sevgileri istifra edercesine çıkarması lazım içinden, bu spazmlar başka türlü durmaz, çok iyi biliyorum. Çok tecrübe ettik bunu birlikte geçirdiğimiz onca yılda. 

Kendisine çok iyi bakacağıma söz vermiştim aslında, yaklaşık on iki yıl önceydi bu sözü verdiğimde. İyi de gidiyordum ama tutamadım sözümü be kalbim, yine parçaladım seni, olan sana oldu. İnan ben de hazırlıksız yakalandım bu kez. Bir gün bir uyandım ki oldu bittiye gelmişim. Çok da farklıydı, benim de yabancısı olduğum, çalışmadığım yerden geldi bu kez; hiç farketmedim. Affet ne olur, çabam sen kırıl diye, seni de görsünler diye değil; sevdiğimdendi sadece. 

Senle ben bir araya gelir, parçaları yine yerine yerleştirmek için elimizden geleni yapar, kurtaramadıklarımızı da bu kez gömeriz kimsenin bilmediği bir ağacın dibine. Bir türlü dikemediğim şu çınarın dibine belki. Sonbaharda yaprak döker bizim gibi, ilkbaharda açar içimizi ve hep yaşar. 

Kalbim, üzgünüm canım. Kimse kapıyı çalmayınca yine ben kırıp girdim içeri, orada mısın, iyi misin görmek istedim. Sen bile ben gelene kadar iyiydin. 

Hoşça kal. 

Hiç yorum yok: