Büyümeyi reddeden içimizdeki çocuğa sesleniyorum. Büyüme kardeşim! Erol Evgin ne demiş "Hep Böyle Kal"!
Hayatta eğlenmediğim her dakika yaşlandığımı hissederim. Gülerken yukarı doğru kıvrılan yüz kaslarım yer çekimine meydan okuyor. Bırakın mimiksiz, hom hom gülmeye çalışanları, hatta mümkünse çok uzak durun. Onların zaten değil humor'u, hayattan keyif alacak hisleri bile gelişmemiş. Güldün mü gözlerin çizgi haline gelip, yanakların uyuşana kadar, göğsünü, göbeğini hoplata hoplata kahkaha atacaksın, uzun zamandır hareket etmeyi unutmuş karın kasların yanacak gerilmekten. Hatta karşında da böyle gülen biri varsa ona bakıp bir tur daha güleceksin aynı şekilde. Elinde bir içki olmasına ya da masanın donatılmış olmasına da gerek yok hani, her yerde her koşulda ve herkese rağmen güleceksin böyle. Bırak ne derlerse desinler. Seninle bu yolda eğlenenlerle devam et hayatına, sonra dön gel botokstan ettiğin tasarrufla neler yaptın anlatırsın.
Yaşadığımız bu günlerde, bu ülke ve dünya gündemiyle imkansız uzaklıkta göründüğünü biliyorum ama inan ki değil. Aynı dertlere ve kaygılara sahip bir kadın olarak -üstelik bu ülkede- sesleniyorum. Ağzını ayıra ayıra gülecek insanlarla donat etrafını. Yetişkin olmak ruhunu da yaşlandırman, eğlenceden vazgeçmen anlamına gelmiyor. Bırak sulu, zevzek, gevşek, ... vb. bulsunlar seni. Kim ne derse desin, kim yargılarsa derdine yansın.
Doğru bir tane, o da mutluluk üzerine. Sevebiliyorken sev, gülebiliyorken durma ve bu konularda iyi olduğunu hissettiğin anda elindekileri çevrenle paylaşmaktan da çekinme.
Delirttiğin her kişi yanına kâr!