12.10.25

Son-suz (Kaçan Adamın İç Sesi)

Yağmurun sesi iyi geliyor.
Kapatıyor her şeyi.
Sözcükleri, bakışları, aklıma üşüşen cümleleri.
O konuşuyor, ben sadece dinliyorum.
Dinliyormuş gibi.

“Çok güzel bir şeydi,” dedi.
Evet, güzeldi.
Belki fazla güzeldi.
O yüzden bitmesi gerekiyordu.
Bazı şeyler uzun sürerse, insanın dengesini bozar.

Ellerimi dizlerimin üstüne koyuyorum.
Sabit durmaya çalışıyorum.
Bir şey söylersem, kontrolü kaybedeceğim.
Zaten hep öyle olur.
Ağzımdan çıkan her kelime, beni ele verir.

Yağmur camda iz bırakıyor.
Göz ucuyla ona bakıyorum.
Hâlâ aynı sessizlik.
Ama bir şey var havada.
O, ne söylediğini biliyor.
Ben, duymamış gibi yapıyorum.

“Böyle bitmemeliydi,” diyor bakışları.
Ama ben bitirdim bile.
Kendi içimde çoktan çektim fişi.
Yoksa yapamayacaktım.

“Bazı şeyler geçmiyor,” diyor.
Haklı.
Geçmiyor.
Ama o geçmemeyi sevmeye meyilli.
Ben değilim.
Ben geçsin istiyorum.
Sessizce, kimse fark etmeden, içimi delmeden.

Parmaklarım birbirine kenetlenmiş, farkında değilim.
Güçsüz görünmemem lazım.
Oysa tam da öyle hissediyorum.
Bir kelime etsem, dağılacağım.
Bir bakışına karşılık versem, kalacağım.
Kalırsam… yanarım.
O yüzden susuyorum.

“Ben sustum,” diyorum içimden.
Yüksek sesle söylemeye bile gerek yok.
Zaten biliyor.
Kadınlar, sessizliği duyar.
O duydu.
Ama ben yine de sustum.

“Ben sende gizlediklerini sevdim,” dediğinde nefesim kesildi.
Hiçbir şey demedim.
Ne diyebilirim ki?
Gizlediğim yerleri kimseye göstermedim bugüne kadar.
O gördü.
Ve ben tam o anda kaçtım.
Bedenim burada, ama içim çoktan başka yerde.

Birazdan arabayı çalıştıracağım.
Bir bahanem olacak: geç oldu, kalkalım.
Bunu derken sesim normal çıkacak.
Hiçbir şey olmamış gibi.
Oysa her şey orada bitecek.
O “sonsuz” dediğinde.

Bakmıyorum artık.
Yağmur yeterince kalın yağıyor, yüzü seçilmiyor.
İyi ki de öyle.
Görürsem dayanamayabilirim.
Görürsem kalırım.

Ve ben kalmamayı seçtim.
Çünkü kalırsam…
O kazanır.
Ve ben, kendi içimde sonsuza kadar kaybolurum.

Hiç yorum yok: